Arama

12 Ekim 2011 Çarşamba

MAÇIN ÖYKÜSÜ: FENERBAHÇE-GALATASARAY

Fenerbahçe'miz, sezonun ilk final mücadelesinde Galatasaray'a Kayseri'de 103-97 mağlup oldu.
Uzatmadan maçın öyküsüne geçelim;

İlk 5 dakikada Curtis Jerrells'ın çabuk ve atlet bir oyuncu olduğunu görmüş olduk. Fakat ilk bakışta da anlaşılıyor ki, Avrupa tarzı bir oyun kurucu değil. Amerika'lı point guard'ların klasik sorunudur Avrupa'ya uyum sağlamak, Jerrells'da bu çok bariz ortada.

James Gist ise maça çok iyi başladı. Güçlü ve atlet fiziği, yaptığı atletik smaçlar ve attığı sürpriz üçlüklerle bu sene bizi çok coşturacak gibi. Savunmada pota altına direnç kazandırdığı da çok açık. Vidmar ile birlikte oynadığında pota altı savunmamız iyi oluyor.

Bogdanovic başlarda savunmada ve hücumda aksadı. İlk periyot etkisizdi. Ömer Onan'ın da adamını 2 hücum kaybetmesiyle Ender'den gelen üçlükle fark 4 oldu, son hücumda Oğuz topu tipledi ve ilk çeyreği 19-21 geride kapadık.

2. çeyreğin başında attığımız 2 sayıdan sonra 5 dakika boyunca sayı atamamış olmamız tartışılması gereken bir konu. Çeyrek sonuna 6 dakika kala Ukic'in attığı faul atışlarına kadar sayımız yok uzun süre. Preldzic bu bölümde oyunda değildi, o yokken Bogdanovic'in henüz hücum setlerine alışmamış olmasından mıdır bilinmez, hücumda çok dağınık gözüktük. Emir oyuna girdikten sonra ise hücumda toparlandık. Ama asıl anahtar Gist ve Jerrells'ın oyuna girmesi. Savunma direnci arttıktan sonra Galatasaray uzun süre sayı bulamayan taraf oldu bu sefer. Kaptığımız topları Ömer Onan bildiğimiz hızlı hücum turnikeleriyle bitirdi, devre sonunda yaptığımız geri dönüşle 39-38 önde olan taraf bizdik.

3. çeyreğe Gist'in müthiş smacıyla başladık. Buna da değinmek istiyorum, çok güzel smaçlar yapabiliyor Gist. Bu sene smaçlarıyla bizi havaya sokacağı kesin. Emir'in eli ısındı, bu çeyrekte art arda bulduğu sayılarla takımı ayakta tuttu. Emir sıcak olduğunda onu savunabilecek bir oyuncu göremiyorum şu an Türkiye'de. Şut tehdidi var, içeri drive edebiliyor, gerek turnikeyle bitiriyor gerekse topu dışarıdaki boş arkadaşına çıkarabiliyor. Kötü olan taraftan bakarsak, maç genelinde savunmada çok kötüydük. 2 uzatma dahil bile olsa Galatasaray'dan 100 sayı yemek hiç iyi bir durum değil. Bu takım savunmasıyla hücumuna yön verir ve biz rakibe sayı şansı verdiğimiz sürece hücumda da ritim bulamıyoruz. Yediğimiz kolay sayılar yüzünden 54-58 geride kapadık 3. çeyreği.

Son çeyrekte Bogdanovic devreye girdi. Henüz hücum setlerine ve takıma alışamadığını söylemiştim, fakat çok iyi skorer. Genelde iyi skorerlerin ne ara ve nasıl sayı attığını anlamazsınız, Bojan da öyle. "Kaşla göz arasında" 20 sayı bıraktı Galatasaray potasına. Bu çeyrekte de sayılarıyla büyük katkı sağladı. Ama Bogdanovic oyunda olduğu süre içinde tercihen Ömer de oyunda olmalı, biri hücumda biri savunmada takımı canlı tutmalı. Ukic'in üçlüğüyle 70-63 öne geçmemize rağmen savunmadaki sorunlar sebebiyle farkı yine koruyamadık ve maç uzatmaya gitti.

Uzatma periyotlarının uzun uzadıya bir mantığı yoktur. Ayakta kalan, hata yapmayan taraf kazanır. İlk uzatma periyodunda önce karşılıklı sayılar atıldı, sonra karşılıklı serbest atışlar kaçtı ve maç 2. uzatmaya gitti.

2. uzatma devresinde Tutku ve Shumpert'ın üçlük basketleriyle maç koptu. Andric'i durduramadık, sebebi ise Gist'in yorulması. Maçın başında Vidmar ve Gist'in savunmada nasıl direnç sağladığını söylemiştim, bu dönemde Gist oyundaydı fakat fiziksel olarak bitmişti, bir Vidmar tercihi denenebilirdi. Yorgunluğu sebebiyle Andric'i savunamadı, hücumda ise iki tanesi üçlük, çok kritik 3 atış kaçırdı. Ukic bu anlarda takımı ayakta tutmaya çalıştıysa da bu sefer o imkansız geri dönüş olmadı ve maç 97-103 bitti.


Peki neden yenildik?

Bana göre takım hala rayına oturmamış. Özellikle savunma direncimizi çok düşük buldum, bu takım bu değil. Daha iyi olmalıyız.

Gist iyi oyuncu, yararlı olacak. Gücü, atletizmi pota altında olumlu işler yapmasını sağlar. Boş kaldığında üçlük tehdidi olması da büyük avantaj. Ama tabi 2. uzatma devresinde olduğu gibi takımın çok acil sayıya ihtiyacı olduğunda ilk üçlük atış tercihi Gist olmamalı. Ve yorulduğunda yanında oynayacak uzun iyi seçilmeli. Vidmar ile birlikte daha çok oynatılabileceğini düşünüyorum.

Curtis Jerrels'da ise bir parıltı göremedim. Elleri çabuk olsa da, rakibi korkutacak bir şut tehdidi değil -ki oyun kurucu için bu önemli bir özelliktir- ve bir sokak basketbolcusu havası var. Avrupa disiplinini yakalaması için daha süre geçmeli.

Bogdanovic tabir yerindeyse vurdu kırdıya pek dahil olmak istemiyor savunmada. Belki de bu yüzden savunmamız bu kadar aksadı. Ama ne olursa olsun çok iyi skorer. Takım sıkıntıya girdiğinde kilidi açabilecek kalitede bir oyuncu. Fakat NBA'de draft edildiğini ve lokavt sebebiyle bizimle olduğunu söylemek gerek, nedense bu sene o oyuncuları sisteme dahil değillermiş ve her an gidebilirmiş gibi görüyorum -ki bu tehlike mevcut- ama takımda olduğu sürece yararlı olur.

Hakan Demirel sadece garbage time dediğimiz maç sonucunun belli olduğu dakikalarda çok süre alır. Fenerbahçe'deki ilk dönemi gibi tecrübesiz değil bu sefer, ama bu takıma layık bir oyuncu da değil. Ne kadar katkı yaparsa kardır diye düşünüyorum, fazla bir beklentim olmadığını da söylemek istiyorum.

Ömer yine elinden geldiğince skora katkı yaptı fakat özellikle hücumda çok da oyuna dahil olduğunu göremedim. Belki de son anlarda şutu onun kullanmasını beklediğimden. Üçlük atış yapacağımız belli, orada şutu atmasını beklediğimiz oyuncu Ömer, takımın pivotu değil.
Ukic iyiydi, kritik anlarda serbest atışları kaçırması şanssızlık. Takımı gerektiğinde öne geçirdi, gerektiğinde ayakta tutmaya çalıştı.
Oğuz ve Kaya'dan hücumda pek katkı alamadık, bu da yenilginin sebeplerinden biri.
Vidmar, Tanjevic döneminden beri maça ilk beşte çıkar, iyi başlar, sonradan tercih edilmez. Bunun nedenini hala anlamış değilim, bir ara özellikle gidip Spahija'ya sormak istiyorum.

Spahija'ya gelince, son anlarda Bogdanovic'i sıcakken oyundan çıkarması ve pota altı savunması dökülürken Vidmar tercihini kullanmaması en görünen hataları. Onun dışında dikkatimi çeken bir şey, ikinci çeyrek başında altığı teknik faul. Geçen yıl da çok sık teknik faul alıyordu, bu sene hakemlerin "sıfır tolerans" sistemini kullandığını hatırlatmak gerek, daha dikkatli olması lazım.

Bu ligde hala kimse bizden iyi takım değil. Bugün maçı kendi ellerimizle verdik. Zamanla bu takım daha da oturacak, yine hepsini yeneceğiz. Play-off hiç bir şeye benzemez, Fenerbahçe'yi play-off'ta devirmek kolay değildir.

Yeni sezon hayırlı olsun, bu maç da bize nazar boncuğu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder