Arama

30 Ekim 2011 Pazar

ÜÇ GALİBİYET Mİ? İKİ MAĞLUBİYET Mİ?

Fenerbahçe Ülker Türkiye Basketbol Ligi'nin 3. haftasında ligin en genç takımı Bandırma Kırmızı'yı 93-60 mağlup ederek 3'te 3 yaptı.

Maçın kısaca üzerinden geçersek, ligdeki çoğu karşılaşmada olduğu gibi takımımız maça hızlı başlayıp işi ilk periyotta bitirdi. Bogdanovic, Ömer ve Gist'in sayılarıyla ilk çeyrekte farkı 20 sayıya taşıdı. İkinci çeyreğe Kaya'nın sayılarıyla başlayan takımımız, daha sonra Vidmar ve Jerrells'ın da skora katkı yapmasıyla farkı 24 sayıya kadar çıkardı, ilk devreyi de 54-26'lık skorla önde kapadı.


İkinci devreye McGhee'nin sayılarıyla başlayan Bandırma farkı eritmeye çalışsa da Ömer Onan ve Engin Atsür'ün sayılarıyla Fenerbahçe buna izin vermedi, farkı da 30'a kadar çıkardı. Son çeyrekte ise Emir'in sayılarıyla bir ara farkı 39'a çıkaran takımımız karşılaşmadan 93-60'lık skorla galip ayrıldı.

Bu bildiğimiz senaryo. Zaten ligde bizi zorlayacak 2-3 takım var onlar da belli, o yüzden ligde çoğu maç böyle geçecek.
Fakat, pek toz pembe bir hava yaratmasın bu galibiyet. Bu maçı 100 kez oynasak 100 kez kazanırdık zaten. Şu an benim için önemli olan, Euroleague'de alınan 2 yenilgi.

Önce Caja Laboral'e mağlup olduk evimizde, daha sonra Olympiacos'a. Caja Laboral maçı şanssızlıktı belki, fauller kaçtı, son saniyede Ömer'in üçlüğü potanın iki yanına çarpıp çıktı, sonuç olarak mağlup olduk. Kazanabileceğimiz maçı kendi basit hatalarımızdan ve savunmamızın zayıflığından kaybettik.
Olympiacos maçını ise açıklaması güç. İlk devreyi 11 sayı önde kapatıp maçı 7 sayıyla kaybetmek biraz zor bir olay, ama bunu da yaptık.

Euroleague'de savunma katkısı için aldığımız NBA patentli Sefolosha iki maçtır takımın en etkili oyuncusu oluyor. Kalitesi düşünüldüğünde bu pek şaşılacak bir şey değil, ama şaşılacak başka bir konu var. Ligde bu kadar formda olup farkın bir anda 20'li sayılara çıkmasını sağlayan bir başka NBA patentli oyuncu Bojan Bogdanovic neden Euroleague'de bu kadar etkisiz? Laboral maçının son çeyreğinde normalde soktuğu boş şutları kaçırması maçı kaybetmemizde büyük etkendi. Olympiacos maçında ise Bogdanovic gibi bir skorer 16 dakika sahada kaldı ve 0/4 saha içi isabetiyle 2 sayı attı. O 2 sayı da 2/2 faul atışından değil, 2/4 faul atışından geldi, bunu da belirtmek lazım.

Türkiye Ligi'nde biz çoğu maçı bir kaç oyuncumuz hiç katkı vermese bile rahat kazanırız, bu problem değil. Play-off'lara da rahat kalırız, sıkıntı yok. Ama rakip Efes Pilsen olduğunda, Galatasaray olduğunda bu düşük savunma direncinin artması gerekiyor. Belki de en güçlü yönümüz olan pota altında sadece Gist'in sayılarına bağlı kalmamamız gerekiyor. Oğuz ve Kaya'nın artık kendisini bulması, Vidmar'ın da önemli maçlarda daha çok süre alması gerekiyor. Olympiacos maçında sadece 7 dakika oynadığını hatırlatmak lazım.

Euroleague'de kazanabileceğimiz 2 maçı kaybettik. Bu kesinlikle rakibin iyi olmasının değil, bizim kararsızlığımızın sonucu. Ligde kendisi gibi oynayan oyuncular Avrupa'da bir garip, etkisiz oynuyor. Cumhurbaşkanlığı kupası finalinden sonra söylemiştim, bu takımın potansiyeli bu değil. Üzerinden çok zaman geçti, hala söylüyorum, bu takımın potansiyeli bu değil.

Tek dileğimiz, pota altı oyuncuları kendini bulduğunda, Bogdanovic Avrupa'da da Türkiye'de oynadığı gibi oynamaya başladığında çok geç olmasın, grupta çıkma şansımız kaybolmuş olmasın.

Bir mesaj da taraftarlara verelim. Herkesin Ataşehir'deki salonun bitmesini beklediğini biliyoruz fakat takımın ilk Avrupa maçı olan Caja Laboral maçında ve Trabzonspor maçında salon resmen bomboştu. Laboral maçını anladık diyelim, Trabzon maçında neden o salon full çekmiyor? Taraftar en hassas olduğu dönemde, belki de şu aralar en çok karşılaşmak istediği takımla karşılaşırken salonda anca 2.000 kişi mi oluyor?


Taraftarlık sadece futbol maçına gitmek değildir. Bu takımın da desteğe ihtiyacı var, unutmayalım. O salonu dolduralım.

Bu arada, olumlu bir gelişmeyi de atlamayalım, Engin Atsür'ün uzun bir aradan sonra geri dönmesi. Geçen sezonun tamamında oynayamadı sakatlığı sebebiyle fakat Bandırma Kırmızı maçının ilk çeyreğinin son dakikasında taraftarların alkışlarıyla oyuna girdi. Maçı da 8 sayı, 3 asistle tamamladı. Engin, Türk Milli Takımı'nın oyun kurucusudur ve kesinlikle çok önemli bir oyuncudur.
Onun maç formunu yakalaması ve kendini bulması, Ukic ile birlikte hem bu ligde hem Avrupa'da rakip guardlara korku salması demektir. Bu yüzden sabırsızlıkla bekliyoruz.
Tekrar hoş geldin Engin, geçmiş olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder