Arama

12 Kasım 2011 Cumartesi

TEMİZ MİLLİ TAKIM

3 Temmuz'dan bugüne kadar sözde futbolu temizlediğini söyleyen kişiler var. Ellerinden geldiğince "amaçlarına" ulaştılar, öyle ki tertemiz oldu futbolumuz. Milli forma bile tertemiz oldu, kırmızısı beyazı kalmadı, bastılar çamaşır suyunu.

Dünkü milli maçtan önce, maçın sonucunun zerre kadar umrumda olmadığını söylemiştim. Milli takım için sevinmeyi ya da üzülmeyi 3 Temmuz'da bıraktım ben.

Öyle bir duruma getirdiler ki futbolu, her maç bağırdımız gibi "Futbol şiddettir, futbol holiganlıktır, adam bıçaklamaktır" oldu. Bunun mimarları şu anda deri koltuklarında oturuyor, hala suçu başkalarına atmaya devam ediyor.

Dün yaşanan şeyler rezillikten başka bir şey değil. Ben bir Fenerbahçe taraftarı olarak, elbette burada herkesi mutlu eden bir yazı yazamam. Ben kendi kalecime, kendi takım kaptanıma, üzerlerinde milli forma varken küfür edilmesini yediremem. Bunu yapanlara "adam" demem.

"Volkan bize küfür etti!" "Ne var yani, gol yedi, protesto ettik!" Bunlar günün bahaneleri.
Arkadaşım, o Volkan, bundan bir maç önce Türkiye kazanırken, karşı karşıya topları çıkarırken de ıslıklandı, haberin var mı? O takım kaptanı Emre, hazırlık maçında daha 1. saniyede ıslıklanmaya başladı, haberin var mı? Kimse maval okumasın. Bunun sebebi kötü oyun değil, renklere olan antipati.

Milli maçlar artık Türkiye-karşı takım maçı olmaktan çıkıyor. Bizim o kadar zeki bir federasyonumuz var ki, bu bahsettiğim protestoların her maç tekrarlandığını göre göre, hala TT Arena'ya maç veriyor. Bu ülkede taraftar grupları var. Bunların içlerinde -genelleme yapmıyorum- hayattan bir beklentisi olmayan, bir uğraşı olmayan, serseri adamlar var. Bu adamlar, kendi stadlarında maç oynandığında oraya milli takımı desteklemeye değil, "abi bizim stad, gidelim belki 'x takım' diye bağırırız, belki Fenerbahçe'li oyunculara küfür ederiz, ehe ehe" diye gidiyor. Kimse kimseyi kandırmasın.

Volkan ve Emre, Fenerbahçe'lidir. Galatasaray maçlarında kazanırken karşı takım taraftarını gıcık etmek en doğal haklarıdır. Sabri bunu Kadıköy'de bize karşı yapar, Egemen de bir başkasına. Hepsinin kendi gönül verdiği renkler vardır.

Fakat bu oyuncular üzerlerine ay-yıldızı geçirip ülkesi için ter dökerken, hala olayı lacivert-kırmızı muhabbetine çevirip, o adamlara -sadece dün değil- küfür edersen, ıslıklarsan, her kornerde arkadan ".... koyayım Volkaaaan" diye bağırırsan, o adamın sabrı bir yerde tükenir.
Döner, sana küfür eder. Doğru yaptı demiyorum! Ama bunu peygamber sabrı olmayan her insan yapar.

Sana söylüyorum Galatasaray'lı kardeşim, gel, Kadıköy'de bir sahada halı saha maçı yap. Bir grup ayarlayayım, her maçta gitsin sana kenardan küfür etsin. 3 maç sonra dönüp onlara küfür etmezsen, kendimi asarım.

"Empati" önemli bir kelime, herkes yapamaz.

Peki bunun çözümü nedir?

Vermeyeceksin o stada maç, bu kadar net! Kaç maç oldu aynı şeyler yaşanıyor, bile bile üstüne gitmenin kime ne yararı var? Başka stad mı yok ülkede? Kadıköy'e vermek istemiyorsun, İnönü'ye vermek istemiyorsun, git Bursa'ya ver maçı. Kayseri'ye ver. Nesi var bu TT Arena'nın da her maçı orada oynatıp kalecine, kaptanına sövdürüyorsun?

Çünkü, bunu yapan sadece Galatasaray taraftarı değil. Bunu herkes yapar. 2006 Dünya Kupası elemelerinde 4-2 biten elendiğimiz İsviçre maçında Kadıköy'de "Fenerbahçe" diye bağıran grubu da hatırlıyorum. Bunun suçlusu sadece Galatasaray'lılar değil. Suçlular çok farklı, onlar 3 Temmuz'dan beri rahat durmayan, şu anda biz birbirimizi yerken viskisini yudumlayanlar.

Son olarak, biri Brezilya'dan gelen, biri Beşiktaş taraftarı iki insanın yazdıklarını göreceğiz. Renkleri ne sarı-lacivert, ne sarı-kırmızı. Biri Türk bile değil! Ama objektif bakıyorlar, oturup mantıklı düşününce, mantıklı konuşabiliyorlar.

Darısı sizin başınıza.

Ertem Şener

Andre Moritz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder