Arama

14 Kasım 2011 Pazartesi

BU GİDİŞ, GİDİŞ DEĞİL..

Fenerbahçe Ülker, Türk Telekom'a 19 sayı farkla 64-83 mağlup oldu.

Hafta arası aldığımız Bilbao galibiyetinden sonra lige iyi bir dönüş yapamadık. Ve bu hafta arası Cantu'ya karşı bir Euroleague maçımız daha var.

Maça hızlı başlayan taraf Türk Telekom oldu ve Jasaitis’in de orta mesafe isabetiyle durumu 2-8 yaptı. Mola alan Takımımız ara sonrasında Ömer ve Vidmar ikilisiyle basketler buldu. Savunmaların ön plana çıktığı bu bölümde James Gist ile boyalı alanı etkili kullanan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, farkı da 4 sayıya indirdi (10-14). Karşılıklı basketlerle devam eden periyodu Takımımız 14-22 geride tamamladı.

Tempolu başlayan ikinci periyotta kaptığı topları Bogdanovic ve Hakan ikilisiyle sayıya çeviren Takımımız, 13.dakikada durumu 19-24’e getirdi. İlerleyen dakikalarda Bogdanovic ve Oğuz ile sayılar bulmasına rağmen Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ilk yarıyı 31-41 geride tamamlayan taraf oldu.

Karşılıklı boş hücumlarla üçüncü periyotun ilk 2.5 dakikası geride kaldı. Kaspars Kambala’nın turnikesi ve serbest atış çizgisinden bulduğu iki atışla konuk ekip farkı 14 sayıya çıkarttı (31-45). Preldzic ile ikinci yarıdaki ilk sayılarını bulan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Oğuz’un da pota altı basketiyle durumu 39-49’a getirdi. Ankara temsilcisi etkili oyununu sürdürdü ve periyotu 14 sayı farkla 50-64 önde tamamladı.

Son 10 dakikalık bölümde Mehmet Okur bulduğu basket sonrasında sportmenlik dışı faul kararıyla oyun dışı kaldı. Ömer Onan ve Hakan Demirel’in penetreleriyle skor üreten Takımımız, farkı da 34.dakikada 11 sayıya indirdi (57-68). Ali Karadeniz’in serbest atışları ve Kaspars Kambala’nın da orta mesafeden bulduğu isabetle Ankara ekibi durumu 37.dakikada 62-76’ya getirdi. Takımımız, karşılıklı basketlerle devam eden maçtan 64-83 mağlup ayrıldı.

Maçın özeti kısaca böyleydi, direk yorumlara geçmek istiyorum. Keza üzerinde konuşacak çok şey var, maç özeti pek de önemli değil şu durumda.

Fenerbahçe bu sene eski yıllardaki performansından çok uzak, bu su götürmez bir gerçek. Kötü oynuyoruz. Galatasaray'a kaybettiğimiz kupa ile başlayan kötü gidiş, arada alınan galibiyetlerle gözümüz boyansa da, Beşiktaş'a kaybedilen maç, son olarak da Türk Telekom mağlubiyeti.

Euroleague'de kazanabileceğimiz 2 maçı kaybettik. Bizden iyi olmayan takımlara mağlup olduk. Beşiktaş ve Galatasaray da kesinlikle bizden iyi takımlar değil. Bizim geçen yıllardan oturmuş kadromuz, oyuncuların birbirine alışkın olması ve oturmuş sistem düşünüldüğünde, alınan 3 Türkiye Ligi ve 2 Euroleague galibiyeti kayıp olarak düşünülebilir.

Fenerbahçe geçmiş yıllarda savunmasıyla hücumunu yönlendiren bir takımdı. Biz, yemediğimiz zaman atmaya başlarız. Karşılıklı sayılarla geçen maçlarda iyi sonuçlar alamıyoruz. Bu durum takımlarda zamanla alışkanlık haline gelir. Bizim alışkanlığımız, iyi savunma yaptığımız maçları kazanmak.
Galatasaray mağlubiyeti, yediğimiz 103 sayı. Beşiktaş ve Telekom mağlubiyetleri, yediğimiz 83 sayı. Sen üst düzey takımlardan 80 üzeri sayı yediğin sürece, o maçları kazanman çok zordur. Müthiş bir şut yüzdesiyle oynaman gerekir ki Fenerbahçe savunma direnci düşük olduğunda bu şut yüzdesine yansıyan bir takım.

Ukic sakat. Jerrells hafta arası çok yoruldu, Ukic'in yokluğunda gerekli katkıyı yapamadı. Sadece 6 sayı üretebildi. Engin 3, Ömer 6 sayı üretti. En çok sayıyı pota altındaki ikilimiz Gist ve Oğuz'dan bulduk, toplamda 22 sayı ürettiler. Fakat, Mehmet Okur 18, eski bir dost Kaspars Kambala 20 sayıyla oynayınca, mağlubiyet kaçınılmaz hale geldi. Takım sıkıştığında devreye girmesi gereken ikilimiz Emir ve Bogdanovic de tutuk olunca, 20 sayı fark ile karşılaştık.

Savunma, savunma, savunma. Artık bir an önce yediğimiz sayı ortalamasını özellikle üst düzey maçlarda 60-70 civarına çekmemiz gerekiyor. 80 sayı yiyerek bu takım maç kazanamaz. Kazansa da 90-86 biten Nancy maçı gibi sıkıntıya soktuğu maçları zor kazanır. Savunma direncini arttırıp, eski senelerdeki gibi düzeni oturup, istikrarı yakalamalıyız.

Şimdiden 1 kupa, 2 önemli lig maçı, 2 de Euroleague maçı kaybettik. Spahija oturup düşünecek, işleri nasıl düzene sokabilirim diye. Oyuncular da oturup konuşacak, bizim neden bir maçımız diğerini tutmuyor diye.

Ayrıca, oturup düşünmesi gereken bir diğer grup, taraftarlar.
3 Temmuz'dan bu yana Fenerbahçe'ye karşı oynanan oyunlar bu kadar net ortadayken, neden bu salon bomboş kalıyor, bu takım neden bu kadar az destek görüyor tartışılmalı. Yaşananlardan basketbol branşı da etkilendi, onların da desteğe, o salonun dolmasına ihtiyacı var. Taraftar olmadan, işler daha zor. Artık birlik olma, toparlanma zamanı.

Çünkü,
Bu gidiş, gidiş değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder